**sözlükte okuduğumuz ve hoşumuza giden bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedik.
gece yarısı güzeldir genelde mola yerleri. eğer hala otobüsten inmemişseniz cama vuran tazyikli su sesiyle irkilirsiniz. dışarı çıkıp bi hava alayım dersiniz. saatlerce aynı pozisyonda oturmaktan her tarafınız tutulmuştur çünkü. hava ne kadar soğuk olursa olsun koltuğun üstündeki bölmeye yerleştirdiğiniz kabanınızı almaya üşenip terli ve uykulu bir şekilde dışarı çıkarsınız. kapıdan adımınızı atar atmaz soğuk cam gibi keser ama aldırmazsınız içinizi ısıtan birşeyler varmışcasına. mola yerleri anayol kenarlarında olduğu için yoldan geçen kamyon araba tır vb. araçların gidişini izlersiniz önce yükselen sonra azalan sesleriyle. bu sırada dinleme tesislerinin lokantasından da çatal bıçak tabak şıkırtıları gelir. ne imrenir ne de rahatsız olursunuz bu seslerden, anlamsız bir huzur duyarsınız.
belki de uykusuzluğun verdiği leylalıktandır ama beyaz gömlek siyah kumaş pantolon kombinasyonlu insanlar hiçbir zaman bu kadar şirin görünmezler gözünüze. çişiniz de gelmiştir muhakkak. tuvaleti bulmak zor değildir mola yerlerinde çünkü insanların güruhlar halinde gittiği tek yer orasıdır. tuvaletten çıkıp tekrar otobüsün yanına dönersiniz çekim alanı varmış gibi.yıllardır size aitmişcesine etrafında dolaşır, karşısında durup süzersiniz otobüsü. "ne kadar güzel lan" diye iç geçirirsiniz farlarına, kapılarına vs. bakarak. diğer otobüslerle karşılaştırırsınız, benimsersiniz otobüsü. ya da kendinizi ona ait hissedersiniz. bu sırada sizin otobüsün yanına sizden farklı bir şehre giden başka bir otobüs yanaşır, birer ikişer yolcular inmeye başlar kimi lokantaya kimi tuvalete yönelir. sonra birden onu görürsünüz. gri montunun kapşonunu kafasına geçirmiştir ancak kahverengi saçları görünür kapşonun kenarından. hafif esintide yavaşça dalgalanır o bir tutam saç. bir sigara yakar sonra o gri montlu kız. gözlerini kısarak etrafı seyreder. üşümüştür o da başını hafifçe omuzlarının arasına almıştır. montunun kollarını da ellerini kapatana kadar çekmiştir bir tek sigara tutan pembe parmakları görünür. muhtemelen o da sizi farketmiştir. hatta muhtemelen o da keşke onunla konuşabilsem diye iç geçiriyordur evet evet...
sonra bir anons duyulur: "ankaradan istanbul yönüne gitmekte olan 5852 sefer sayılı ... seyahat yolcuları, aracınız hareket etmek üzeredir"
otobüs geri geri çıkarken camdan gri montlu kızı izlersiniz. uzaklaşırsınız.. uzaklaşır....
ışıklar söner sonra. yol şeritleri geriye doğru gitmeye başlar.. hızlanır... hızlanır....
yıllar sonra bir mola yerinde o gri montlu kızı arar... bulamazsınız .. yoktur....
ama unutmazsınız...
yazan: uludağsözlük yazarı "mad world"
Black&Blue
Her perşembe saat 22:00′da Yağmur Avvurur ve Yunus Emre Duygulu’nun hazırlayıp sunduğu Black&Blue; Jazz,Blues ve Soul şarkıları eşliğinde yaşamın ayrıntılarını esprili bir dille yorumlar. Dünden bugüne olan yaşanmışlıkları bir kenara bırakıp anı yaşatmayı hedefler. Bazen saçmalasalar da samimi olmaktan vazgeçemezler. Sizin de vazgeçemediğiniz şeyler varsa keyifli dinlemeler! RADYO YILDIZ http://www.radyoytu.com/
22 Ocak 2013 Salı
14 Ocak 2013 Pazartesi
12 Ocak 2013 Cumartesi
31 Aralık 2012 Pazartesi
Mutlu Yıllar
Radyonun televizyondan daha çok rağbet gördüğü bir yıl diliyoruz. Biz hep siyahla mavinin karıştığı yerdeyiz.Bekleriz.
Mutlu Yıllar..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)